Bir akşam vakti uzandığım koltukta geçmişte başıma gelin olumsuzukları düşünürken buldum kendimi. Sonra bir anda durdum; Mademki hayat ben ne yaparsam aynısını bana yapıyor, mademki hayat benim enerjimle dönüyor, o zaman inandıklarını yaşamak için ne duruyorum diye düşündüm. Birden gardolabımın önünde buldum kendimi..... Yıllardır üstüme geçirmediğim koca bir bavul dolusu kıyafeti ayıkladım önce. Biraz zorlandım doğrusu ama bu benim geçmişe olan gereksiz bağımlılığımı salladı. Sonra sadece misafir gelince kullandığım çok özel incili havluları ebeveyn banyosuna astım. Eşimin akşam geldiğinde ellerini silerken kocaman olan gözlerini gülümseyerek seyretmek bana inanılmaz bir haz verdi. Aynı akşam salonumuzdaki bembeyaz koltuklar üzerinde duran örtüyü kaldırdım ve sere serpe yayılarak film keyfi yaptık. Eşimin çekirdek yemesine bile karışmadım. One Day adlı filmi seyrederken senede bir kaç kez içtiğim Türk kahvesini öyle bir sunumla getirdim ki ortaya, şık bir tepsi, şık bir dantel altlığı ve şık su bardakları...
Canım sevgilim muhtemelen bir yandan olanı biteni anlamaya çalışıyor diğer yandan ısrarla hala ‘hayırdır’ bile demiyordu. Bense her şey gayet normalmiş gibi davranıyordum.
Ertesi sabah eşim işe gittikten sonra gönderdiği mesajda ‘sana ne oldu bilmiyorum ama olman gereken Selda olmaya başladığın için teşekkür ederim, mutluluğun mutluluğum’ diyordu.
Bana ne mi oldu aşkım, sadece silkelendim.... Artık hiç bir işime yaramayan geçmiş ve geçmiş bağlantılı şeyleri temizleme kararı aldım; Önce kendime, kendiMİZE değer vermenin gücünü hissettim.
Eminim ki sizlerin hayatında da buna benzer örnekler vardır. Bazen yaşamımızdaki gereksiz yükleri atmak ve yeni güzelliklere yer açmak için şöyle bir silkelenmek lazım.
Selda Soytürk Akyılmaz